Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

ROMA VE PISA / ITALYA


Roma Italya'nin başkentidir.  Ayni zamanda Katoliklerin ruhani lideri Papa'nin yaşadığı bağımsız devlet Vatikan da Roma'nin icinde yer almaktadır. Bu sebeple Roma'ya iki devletin başkenti de denilmektedir.

Bizim Roma için yola çıkış noktamız yine Viyana'dan.  Eurowings Havayollari ile yine gayet uyguna bilet bulduk. 2 yetişkin 1 cocuk gidiş-dönüş 167€.

Uçuşumuz sabah saat 6'daydi. Uyanmak zor olsa da gun doğuşunu gökyüzünde izlemeye degdi.



Seyahatimizi 2 gece 3 gun olarak planladik. Uçağımız sabah 6.20'de oldugu icin erken saatlerde Roma'daydık. Ilk gün için de bolca vaktimiz oldu. Viyana'dan 1.30 saatlik uçak yolculuğuyla Roma'ya vardık.

Roma da 2 havalimani bulunuyor. Bizim uçağımız Fiumicino – Leonardo da Vinci Havalimanı'na indi.

Havalimanindan çıktiginizda şehre giden otobusleri göreceksiniz.



Tek gidiş bilet 5.90 gidiş-dönüş 8.90€. Hizli trenle gitmek isterseniz 14€. Hepsinin varis noktasi ayni (Termini). Şehir merkezine 45 dk da varıyorlar. Trenin varış süresi ise 30 dk.

Konaklama. Princeps Boutique Hotel (PBH) Biz hotelden cok memnun kaldik. Size de bu hoteli kesinlikle tavsiye ederim. Termini ve Collesium'a yürüme mesafesinde. Kahvaltisi çok iyi, yeni, modern ve çok temiz bir hotel.




Roma'ya aralik ayında gittiğimiz için şehri gezerken hop on hop off bus'lari tercih etmeyi dusunuyorduk fakat hotel o kadar merkezi ki buna hic gerek kalmadi. Size de ulasiminizi metro ile sağlamanızı tavsiye ederim. Zaten 1 ile 5 durak arasinda tarihi yerlere ulasiyorsunuz.

Metro bilet fiyatları:
24 saatlik: 7€
48 saatlik: 12.5€
72 saatlik.: 18€

Hop on hop off tur fiyatlari ise 28€ dan basliyor ve Türkçe seslendirme yok.


1. GÜN 

Collesium

Collesium hotelimize cok yakindi. Hotelden yürüyerek 10 dk da vardik.

Collesium'a giris ucreti ve saatleri:


Yapının ihtisamini gorunce kac yilda tamamlandigini merak ettim. O kadar gosterisli ki bugunun teknolojisiyle bile yapilmasinin uzun yillar alacagi kesin.

MS. 72-80 yillari arasındaki 8 yil gibi kisa bir donemde tamamlanması da oldukça şaşırtıcı.

Halki eğlendirmek icin yapilan Collesium yillarca pek cok gladyatör savasi, idamlar, eski savascilarin cezalandirilmasi, hayvan avciligi, tiyatro gibi pek cok olaya sahne olmus.

Collesium UNESCO Dunya Miras Listesi'nde olmakla birlikte dunyanin en buyuk amfi tiyatrosu olma ozelligine de sahip.






Collesium'un bulundugu alanda ziyaret edebileceginiz pek cok tarihi eser bulunuyor. Bunlardan biri Arco di Constantino.

Arco di Constantino (Konstantin Takı)

Collesium'un hemen yaninda bulunan bu tak 312 yılında  ilk Hristiyan hukumdar olan Konstantin'in Maxentius'a karsi kazandigi zafer adina dikilen 3 kapisi bulunan bir zafer kemeridir.





Anit uzerinde guzel kabartmalar bulunmakta. Collesium uzerinden tak'in guzel fotoğraflarını çekebilirsiniz.

Foro Romano (Roma Forumu)

Ayni meydanda bulunan diğer tarihi eser de Foro Romano'dur. 

Antik Roma'nin gelistigi merkez bölgedir. Içinde pek çok yapiyi bulundurur. Ticaret, iş, fahişelik, ibadet ve adaletin yonetimi burada gerceklesmekteydi. Burasi toplumsal ocagin oldugu yerdi.


Biz ic kisma dogru ilerlemedik. Efes harabelerini andiran bir yapisi var.

 Bu eserlerin bulundugu meydanin hemen yaninda metro istasyonu var. Durağın adi Colesseo. Bu duraktan Ispanyol Merdiveni'ne gectik. Ikisinin arasi 4 istasyon. Spagna istasyonunda inerek Merdiven'in hemen yanina ulaşabilirsiniz.

Bu arada metro istasyonlarının çoğunda engelli aparatı var. Hani su merdiven demirlerine takılı olan. Fakat hepsi bozuktu. Biz bebek arabasiyla cok zorluk yasadik. Malesef Roma da engelli ve bebekli aile seyahatinde sinifta kaldi.

Piazza di Spagna (Ispanyol Merdivenleri)

Burasi Roma'nin en hareketli meydanlarından biri. Aralik ayinda gitmemize ragmen kalabaliga inanamadik. Kisin boyleyse yaz aylarinda ki kalabalığı tahmin bile edemiyorum.

1723-1726 yillarinda Kral XV. Louis için tasarlanmıştır. Asıl yapım amacı üst bölümünde yer alan Trinita dei Monti Kilisesi'ne ulaşmaktır.


Roma denilince akla gelen lezzetlerden biri de tabi ki tramisu. Merdivenlere gelmisken buraya 200m uzaklikta Roma'nin en iyi tramisucusu olarak ünlenen Pompi'ye mutlaka ugrayin.


Pompi Tramisu oldukca kucuk bir dukkan. Iceride oturma yerleri yok. Elinde tatlisi, kapi onunde pek cok insan gorebilirsiniz. Tramisu disinda dondurma ve farkli tatlilarda bulmanız mumkun.



Biz dondurma ve farkli tatlarda yapılmış mini tramisu tabagini tercih ettik.


Dondurmasi gercekten harikaydi. Dondurma toplarinin ebati cok buyuk. Bana 1 top yeterli oldu. Farkli tatlardaki tramisu ise siradan sütlü tatlilar gibiydi. Klasik tramisu yemenizi tavsiye ederim. Talep cok oldugu icin tramisulari önceden paketlemisler. Gelen hemen alip gidiyor.


Şehrin en ünlü alisveris caddesi olan Via Condotti bu merdivenlerin hemen karşısında yer almaktadır. Dünyaca ünlü markaları bu caddede bulabilirsiniz.


Bu cadde ile merdivenler arasında da Fontana della Barcaccia Çeşmesi yer alir.




Burdan sonraki durağımız Trevi Çeşmesi. Roma'nin en sevdigim yanlarindan biri de tarihi bolgelerin birbirine yürüme mesafesinde olmasi. Trevi Cesmesi buradan 650 m. uzaklıkta.

Guzel Roma sokaklarindan gecerek yolumuza devam ederken Via Della Pannetteria caddesinde boy boy el yapimi ahsap Pinokyo'larin satıldığı bir magazaya rastladik.

Pinokyo'nun yaratıcısı İtalyan gazeteci, yazar Carlo Collodi'dir. Italya'dan alınacaklar listenize Pinokyo'yu da eklemeyi unutmayın.






Fiyatları biraz yuksek ama yine de görmeye deger. Bu Pinokyoların taklitlerini daha uygun fiyata  işporta tezgahlarinda bulabilirsiniz.

Piazza di Trevi (Trevi Çeşmesi / Aşk Çeşmesi)

Piazza di Trevi Meydani'nda bulunan cesme fotoğraflardan gordugumuzden cok cok daha gorkemli. Bugune kadar gördüğüm en guzel mimari yapi diyebilirim.

Ben cesmeyi bir meydanin ortasinda zannederken Poli Sarayı'nın duvarina ait oldugunu gormek beni biraz şaşırttı. 


Dünyaca ünlü bu çeşme üç yolun kesiştiği noktada olduğu için Trevi adını almış. Üç yer altı suyunun da bu noktada toplandığı varsayılıyor. Bu nedenle de la Fontana di Trevi yani Üçyol Çeşmesi olarak da bilinir.
.



Cesmenin etrafi o kadar kalabalıktı ki insanlari aralayarak görebildik.

Pek cok tarihi çeşmede oldugu gibi burada da dilek tutup çeşmeye para atmak adet olmuş. Ziyaretçiler arkalarını çeşmeye dönerek omuzları üzerinden çeşmeye para fırlatıyorlar. Kalabalik benim aklimi basimdan aldigi icin ben para atmayi unuttum. 

Ilk gun ki rotamizi boylece tamamlamış olduk. Tripadvisor'dan yemek icin cok guzel secenekler bulduk fakat hepsi doluydu. Mecburen seyahatimiz boyunca bos buldugumuz yerleri tercih etmek zorunda kaldik.

2. GÜN

Bu günümüzü Pisa Kulesi icin ayirdik. Günlerden pazar oldugu icin Roma'da cok da yapilacak bisey oldugunu düşünmedik. 

Pisa'ya gitmeyi onceden planlamadigimiz icin hemen ulasim seçeneklerini arastirdik. 3 secenegimiz vardi. Tren, otobus ve car2go. Car2go da ne diyebilirsiniz. Bu bir arac kiralama aboneligi. Sehir icinde yuzlerce araci olan bu sistemde yaptiginiz uyelikle, app uygulasi uzerinden araclarin harita uzerinde nerede oldugunu goruyorsunuz. Size en yakin aracin yanina gidip ön camında bulunan aparata telefonunuzu ya da size verilen karti okutup kapilari aciyorsunuz. Kendi aracinizmis gibi. Fakat bu sistem icin AB ülkelerinden birinde yasiyor olma şartı var. Daha ayrıntılı bilgi icin buraya tıklayın.

Biz daha rahat olacagini dusunerek treni tercih ettik. 
Ani bir kararla gitmeye karar verdigimiz icin biletimizi yolculuktan 1 saat once aldik. En uygun kisi basi 24.15€ a bulduk. Bu fiyat tren sefer saatine, trenin hizina gore degisiyor. Bileti erken alirsaniz belki daha uygun fiyatlara bulabilirsiniz. 

Trene yine havaalanindan gelirken indigimiz Termini'den bindik. Tren oldukca boştu bu sayede rahat bir yolculuk geçirdik.

Bizim trenimiz 4 saatte vardi. En hızlı tren ise 3 saatte varıyor.  Yolculuk biraz uzun ve sıkıcı geciyor. Bu yolculuk icin yaniniza mutlaka yaniniza atistirmalik bir seyler alin.

Can sıkıntısına bir örnek 

Pisa Kulesi

Pisa terminali ile Pisa Kulesi arasi yaklasik 3.5 km. Terminal onunden otobüs ve taxiler kalkiyor. Biz taxiyle 9 € ya gittik.

Pisa'da biraz şanssızlık. Bardaktan bosanircasina yagmur vardi. Zar zor fotograf çekinebildik ve bolca ıslandık.

Pisa Kulesi 1173 yılında yapılmış. Kule üst üste bindirilen 6 sütundan oluşmakta. 56 metre yüksekliğinde ki kuleye 294 basamaklı bir merdivenle çıkılabiliyor. Kule bittiği tarihten itibaren, temelindeki yumuşak yapının çökmesi sonucu güneye doğru eğilmeye başlamıştır. Ağırlık merkezi izdüşümü kendi temel dairesinin içinde kaldığı için devrilmemektedir. yıkılma tehlikesine karşı 20milyon sterlinlik projeyle 45cm 'lik düzleştirmeyle kurtarılmıştır. 




Pisa Kulesi oldukca genis bir meydan olan Pizza dei Miracoli'de (Mucizeler Meydanı) buluyor.



Kule aslında buradaki şehir katedralinin çan kulesi olarak katedralden ayrı olarak inşa edilmiş. Eğilmesi sebebiyle de ünü katedrali geçmiş.



Her ne kadar Pisa Kulesi'nin ününün gölgesinde kalsalar da ben Pisa Baptistery'e hayran kaldim. Burası kilisenin vastif bölümü.



Pisa Kulesi'nin etrafinda yapilacaklar oldukca sınırlı. Etrafta birkac restaurant vardi ve cogu da kapaliydi. Yakinlardaki rastgele bir pizzaciya attik kendimizi. Trattoria Pizzeria Toscana Restaurant'da tren saatimize kadar bekledik ve kurunmaya calistik.  Burada pizza makarna ve ev yapımı tatlılar bulabilirsiniz.


Ve dönüş için tren bekleme zamanı...


3. GÜN

Vatikan

Roma şehrinin içinde bulunan küçük bir şehir devletidir. Yerleşik nüfus 500 civarındadır. Turistlerle birlikte 1500'ü bulmaktadır. Dünyanın yüzölçümü olarak 2. küçük ülkesidir. 0.44 km2'lik bir alana
sahiptir.



Etrafı yüksek duvarlarla çevrili olan ülke kameralarla izlenmektedir. ziyaretçilerin ve turistlerin özel izin olmadıkça Vatikan'ın içine araçla girmeleri yasaktır.

Hristiyanlıktaki Katolik mezhebinin yönetim merkezidir. Papa Vatikan'da bulunmaktadır. Papa'nın sözleri yasa hükmündedir.



Eminim sizler de sütün boyunca uzanan bu kuyruğu göreceksiniz. Hatta mevsim yazsa daha da uzun bir kuyrukla karşılaşabilirsiniz. İçeri girmek ücretsiz. Biz bu kuyruğu beklemeyi göze alamadığımız için beklemedik.

Bu meydana bagli olan cok uzun ve genis bir cadde olan Via della Conciliazione'yi takip ettiginizde cadde bitiminde Kutsal Melekler Kalesi'ni göreceksiniz. 

Ponte Sant'Angelo (Kutsal Melek Kalesi)

Bu kale Imparator Hadrian adina yapılmıştır. Adindan da anlasilacagi gibi kalenin her yerinde irili ufakli melek heykelleri bukunmakta. Burasi zamaninda  hapishane ve papanin evi olarak da kullanilmistir. Ayrica Fatih Sultan Mehmet'in oglu Cem Sultan da bu kalede hapis yatmistir.

Kalenin icinden Vatikan'a giden gizli bir yol bulunmaktadir.

Oldukca kasvetli bir goruntusu olan bu kalede zamaninda buyuk dramlar yasanmis. O donemde kalede davalara bakılır veidam mahkumları burada idam edilirmiş. Idam edilen mahkumların kafası ise ibret olması amacıyla gunlerce kale önünde bulunan Sant'Angeli Köprüsü'nde asili tutulurmus.

Kale icinde yer alan hucreler ise tam bir iskence odasi gibiymiş. Bu son derece kucuk, havasız, ve nemli hucrelerde mahkumlar  açlıktan, susuzluktan ve hastaliktan kisa surede ölürlermiş.

Günümüzde ise kale pek cok eserin sergilendigi bir müze olarak kullanilmakta.

Burdan sonraki durağımız Navona Meydanı. Yine yürüme  mesafesinde. Yaklasik 10 dk'lik bir yürüyüşten sonra meydana variyorsunuz. Biz bu yurusten cok keyif aldik. Yol boyunca uzerinde kucuk kucuk dukkanlarin bulundugu dar sokaklardan gectik. Sanat sokagi hissi uyandiran bu dukkanlarda antikacilar, cam ve demir ustalari, butikler, el yapimi takicilar bulunuyordu.

Navona Meydani







 GÜNCELLEME DEVAM ETMEKTE






























Hiç yorum yok:

Yorum Gönder