Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

PRAG VE KARLOVY VARY / ÇEK CUMHURIYETI


PRAG VE KARLOVY VARY

     26 Ekim Avusturya'da Cumhuriyet Bayramı nedeniyle tatil. Tatilin pazartesiye denk gelmesiyle 3 günlük boşluğu fırsat bilerek Prag'ı kesfedelim dedik.
      
    Yine Sixt'ten arac kiralayarak yola ciktik. Ortalama 1 saat yol aldiktan sonra önümüze bir outlet cikti. Cikmaz olaydi 😊Hem vaktimizden hem de nakdimizden caldi. Eger siz de bu Freeport Outlet'le karsilasirsaniz ve girince dibe vuracak kadar alisveris yapmayi göze aliyorsaniz mutlaka girin. Özellikle Nike ve Adidas' ta piyasa fiyatinin cok altina urunler var.

Ucakla geldiyseniz havalimaninin önünden kalkan 119 nolu otobüsle son durağa kadar gidip buradan metroyla Staromesktska durağında inebilirsiniz. Burasi Karl Köprüsü'ne 5 dk mesafede. Bu yolculuk 35 Kronuyla yani 5 TL. Merkeze taksiyle gitmek isterseniz 500 Kron ödemeniz gerekiyor.
   
    Şehri gezmek için Ganger, bir diğer adıyla Segway turlarına katılabilirsiniz.



Sightseeing Tours'un araçlarını tercih ederseniz hem nostaljik hem de konforlu bir tur yapmış olursunuz ya da bizim gibi 24 saatlik toplu tasima bileti alıp sehri kendiniz keşfe çıkarsınız.


  Biz Prag'a öğlen gibi varmayi planlarken outlet nedeniyle malesef aksam vardik. Biz Orea Hotel Pyramida Praha'da kaldik. Booking'den rezervasyon yaptigimiz otele, 2 kisi kahvalti dahil 48 € ödedik. Otel merkezde degil fakat 22 nolu tramvay tam onunden ve turistik yerlerin hemen hepsinden geciyor. Otel kalitesi de orta standatta. Otele esyalarimizi birakip meşhur Karl Köprüsü'nu gece gormek icin yola ciktik. 
  
Otelin önünden geçen tramvayla gitmeye karar verdik. Bilet almak için giseye vardığımızda sadece metal Çek  Kronuyla çalıştığını gördük. Tabi yeni geldiğimiz için bizde yoktu. Bi kaç istasyon sonra metro girişindeki kredi kartının geçerli olduğu bir makineden 24 saatlik bilet aldık.  



    
24 saatlik geçerli olan bu bilet 110 Çek Kronu yani ortalama 5 €. (Ekim 2015)


Pek çok Avrupa şehrinde olduğu gibi aldiginiz bileti yukarıdaki fotoğraftaki gibi ilk kullanımda onaylatiyorsunuz ve sonrasında kesinlikle atmıyorsunuz.  Biletsiz ya da onaylanmamis biletle yakalanirsaniz cezası oldukça yüksek. 

Bu da Prag metro hattı. Duraklardan istediginizde turistik alanlar gosterilmis. Bu da gezerken kolaylık sağlıyor. 




    Malesef her durakta asansör yok. Bu kadar modern bir sehire hic yakistiramadik. Bu da engelliler ve bebek arabalari için büyük problem oluşturuyor. Aşağıdaki tabloda da daire içinde tekerlekli sandalye logosu olmayanlarda bebek arabasını kucaklamak zorunda kaldık.



    Ne haritamiz vardı ne de bize yardımcı olabilecek internetimiz. Birkaç kişiye sorarak ve deneme yanılma yöntemiyle sonunda köprüye ulaştık. Küçük bir gece turu yaptık. 


Aksam turumuzdan birkaç kare.

  Karl Köprüsü'nun üzerinden manzaranın seyrine dalip birşeyler  yedikten sonra otele geri döndük. 

   Sabah erken kalkıp kahvaltımızı otelde yaptık ve ardımızda güzel anılar bırakmak adına seyahatimize başladık. Dün gece ön araştırma yapmanın faydasını ertesi gün gördük.  Merkeze kolayca ulaştık. 

     Yine 22 No'lu tramvayın Malostranskà Náměstí durağında indik. Bu durak Karl Köprüsü'ne ulaşmanızı sağlıyor fakat biz bu kez yanında bulunan Manesuv Köprüsü'nden geçerek Karl'ı bir de uzaktan seyredelim dedik. Bu köprü boyunca hiç bir yere sapmadan yolunuza devam edip 1-2 sokak sonra sağa dönerseniz (ki kalabalık zaten sizi oraya yonlendirecektir) Eski Şehir Meydanı'yla karşılaşırsınız. 

"Stare Mesto Namesti" adıyla anılan bu meydan Orta Çağ'da kurulmuş olmasına rağmen neredeyse hiç değişikliğe uğramamış. 21 Kasım- 6 Ocak tarihleri arasında bu alanda Noel pazarları kuruluyormus.



Lady Tyn Katedrali
14. Yy da gotik tarzda insa edilen arkamda gördünüz katedral, meydanda tüm ihtişamıyla durmakta. 80 m. yüksekliğinde, kararmış iki kulesiyle masalsı bir görüntüye sahip. Bu kuleler dişi ve erkeği temsilen, biri diğerinden biraz daha dar olarak inşa edilmiş. 
Uzun bir süre Prag'in en uzun binası unvanını taşımış. 
İçinde Gotik, Rönesans ve Erken Barok dönemine ait eserler ve tarihte önemli kişilerin mezarları bulunuyor.


 Astronomik Saat Kulesi'nin de bulunduğu bu meydan inanılmaz kalabalık ve bir o kadar da çok sokak sanatcisina ev sahipligi yapıyor. Özellikle müzik grupları ve pandomim sanatçılarını bolca görebilir ve fotoğraf cektirebilirsiniz. Sokak sanatçısı dediğin insanların gönlünden geçtiği kadar bahşişi kabul ederler. Bunlar ise en az 1 € istiyorlar ve bir kaç bozukluk attiysaniz inceliyorlar az mı diye. Neredeyse zorla alacaklar. Ben bulaşmayın derim.
Yapılan pazarlık sonucu fotoğraf çekimi 

Ve meşhur Astronomik Saat Kulesi




 Yaz kış demeden bu saatin hemen altında yoğun bir turist kalabalığının beklediğini görürsünüz. Bunun nedeni her saat başı saatin değişik bir animasyon sergilemesidir. 1 dakika boyunca süren bu animasyonlarda saat üzerinde yer alan semboller hareketlenir ve değişik figürler ortaya çıkar. 12 havari pencereden bakar.




Old town meydanında yer alan bu saat orta çağdan kalma tarihi bir saattir. Saatin üzerinde yer alan 12 saat dilimini 12 burcun sembolleri göstermektedir. 

Saatin üzerinde 4 tane figür yer almaktadır.

Saatin 2 yaninda figurler goreceksiniz. Elinde aynası olan kibri ve kendini beğenmişliği sembolize eder.
Elinde kese olan figür ise bir yahudiyi sembolize eder. Bu tam anlamı ile ise aç gözlülüğü sembolize eder.


Saatte bir de iskelet göreceksiniz. Bu iskelet ise yukarıdaki her şeyin boş olduğunu ölümün ise gerçek olduğunu yani ölümü sembolize eder.
Saatte sürekli eğlenceyi temsilen mandolin çalan Osmanlı figürü ise keyif ve eğlenceyi sembolize eder.


Ölümü simgeleyen iskeletin her saat başı elindeki zili çalması ile animasyon başlar. İskelet elindeki zili çalarak size ölümü hatırlatırken diğer figürler ise kafalarını sürekli sağa sola çevirerek ölümü reddederler. Animasyon esnasında ise bir pencerenin içinde sürekli havariler döner durur



Saat Kulesi'nde ki animasyonu bekleyen kalabalık.
Ayrica saat kulesinin 360 derecelik bir manzara sunan gozlem terasi bulunmakta. Saat kulesine çıkmak isterseniz işte fiyatlar.



Saat Kulesi'nin bulunduğu, cafelerin ve çeşitli magazalarin bulunduğu sokak doğruca Karl Köprüsü'ne çıkıyor.


   
   Bu yolda çok farklı dizayn edilmis mağazalar bulunmakta. Mesela bu korsan konseptindeki jelibon mağazasına bayıldım. Fotoğraf çekmek yasakmış. Ben yasağı görmeden çekmiş bulundum.








     Karl Köprüsü'nun yapımı 1357-1402 yılları arasında tamamlanmış. Vltava Nehri'nin ayırdığı iki yakayı bir araya getiren köprü, şehrin en eski ve en görkemli yeri.

 Karl Koprusu'nun bir ucuna 12-20-22 nolu tramvayin Malostranskà Nàmestí duraginda inerek ulasabilirsiniz. 
          Koprunun diger ucuna ise 17 ve 18 nolu tramvayla ulasabilirsiniz. 


Karl Köprüsu diğer köprülerden ayıran özellik iki ucunda kule bulunması. Eskiden bu kuleler köprü güvenliğini sagliyormus. Şimdilerde ise yukarı çıkan turistlere eşsiz manzara sunuyor.

 Karl Köprüsü'nde dün akşam ki sakinlikten eser yoktu. Bir heykel önünde fotoğraf çektirmek için bile dakikalarca sıra bekledik. Ekim ayında bile bu kalabalık varsa yaz aylarındaki kalabalığı düşünemiyorum.


   Karl Koprusu (Charles Bridge) Vltava Nehri uzerine Kral IV. Karl tarafindan yaptirilmistir. Sadece yaya trafige açık olan kopru uzerinde onlarca sokak sanatcisi bulunmaktadir.





   Köprü üzerinde yukarıda gördüğünüz ferforjeden anita fotograftaki gibi 2 elinizi koyduğunuzda Prag'a tekrar gelirmişsiniz. Biz sira beklememek icin elimizi koyamadik ama Prag'a tekrar gelmeyi dusunuyoruz.

Köprü üzerinde sağlı sollu sıralanmış 30 heykel bulunuyor. Bu Heykellerin orjinalleri Ulusal Galeri'de koruma altına alınmış. Orjinal olmasalar bile çok güzeller. 



  Köprü üzerindeki 14. yüzyılda yaşamış olan Rahip Johannes Nepomuk'un heykelinin de bir hikayesi var. Dönemin krali karisinin kendisini aldattigindan süphelenir.  Karisinin bu konuyla ilgili günah çıkarmak icin rahibi ziyaret edip etmedigini öğrenmek ister.  Johannes sorulari cevapsiz birakir. Rahip bu nedenle Karl Köprüsü'nden Vltava nehrine atılarak cezalandırılır.  1683'ten beri nehrin kiyisinda yer alan bu heykele dokunanlarin şansının açıldığına inanilir. Ayrıca bu heykel Karl Köprüsu üzerine yapılan ilk heykel olma özelliğine sahiptir.

 Karl Kopru'su uzerinden olanca gorkemiyle Prag Kalesi'ni gorebilirsiniz.


Karl Köprüsü'nun devamı olan bu yoldan yürüyerek Prag Kalesi'ne ulasabilirsiniz. 


Prag Kalesi

   Biz yine 22 nolu tramvayla Prag Kalesi'ne dogru yol aldik.

Kale Kralların sonra 1918'den beri devlet başkanlarına ev sahipligi yapmaktadır.  Guinness Rekorlar Kitabına göre dünyanın en büyük antik kalesidir. 570m uzunluğa ve 130 genişliğe sahiptir.




  


Bu da kale içindeki devasa Aziz Vitus Katedrali. Mutlaka kulesine cikmalisiniz.

Zamaninda Kral ve Kraliçeler burada taç giyme törenine katılmışlar. Günümüzde de Çek Cumhuriyeti'nin en önemli ibadet yerlerinden biridir.

Giriş için Euro olarak ödeme yapabiliyorsunuz. Fiyat 6.52 €. (2015


 Ödemeyi yaptığınızda bir de hatira parası veriyorlar. Bir yüzünde Prag Kalesi, diğer yüzünde ise bir çan var.



Başlangıç buradan. Bakalım kaç basamakta tamamlanacak.


   Viyana'daki Aziz Stephan Katedralinin kulesine tirmandiktan sonra bir daha çıkmam diyordum ama eşimin manzarasından övgüyle bahsetmesiyle birlikte kendimi kuleye tırmanırken buldum.  


Merdivenleri dinlenerek cikin yoksa benim gibi tansiyonunuz dusebilir.

Merdiven manzaraları 1
Merdiven manzaraları 2
Tam 286 merdiven tirmandiktan sonra sizi çanın çalmasını sağlayan çalmasını sağlayan bu dişli karşılıyor.



Ve de bu guzel manzara...



Kuleden Karl Köprüsu Manzarasi
Saat başında kale önündeki askerlerin nöbet değişimi oluyor. Saat 12.00 deki nöbet değişimi ise bando eşliğinde oluyor.




Bu kadar gezdikten sonra epey acıktık. Kalenin yan tarafındaki meydanda bulunan cafe-Restaurant tarzi Eurest'de uzun zamandır tadına bakmak istediğimiz Gulaş'ı deneme fırsatı bulduk. Açıkça söylemek gerekirse ilk gördüğümde pek içaçıcı gelmedi fakat tadı harikaydı. Bu arada %100 dana etiyle yapıldığını da vurgulamak isterim. 






Cafe fiyatları hakkında bilgi edinmeniz için menüyü ekliyorum.




Cafenin bulunduğu bu meydani geçince Oyuncak Müzesi'ni göreceksiniz.  




Bu kapının ardında Peter heykeliyle karşılaşacaksınız. 


Genç kızlar bu heykelin cinsel organina dokunarak fotoğraf cekririyorlardi. Başta anlam veremesem de sonra öğrendim ki oraya dokunanlarin çocuk sahibi oluyorlarmis. O kadar çok dokunan var ki o bölgenin rengi bilet değişmiş.    


Bu patika yolu takip ederek kaleden şehir merkezine inebilirsiniz.



Bu tarihi güzelliklerden sonra modern şehir yaşamında ün yapmış bir binayı görmeye gidiyoruz. Dans Eden Ev. 

B  (sarı renkli) metro hattıyla Karlovy Nàmestí duraginda inerek Dans Eden Ev bir diğer adıyla Sarhoş Ev'i görebilirsiniz. 3-6-18-22-24 No'lu tramvaylarla da aynı isimli durakta inerek ulaşabilirsiniz. Binanın Çekçe ismi Tančící dům.


14 ve 17 nolu tramvaylarin Jıráskovo Nàmestí duragi  ise binanin tam önünde.

Bina 1996'da yapilmis. Bina ABD’li dansçı ve oyuncu Ginger Rogers ve Fred Astaire’a adandığı ve dans eden iki partneri sembolize ettiği için Ginger & Fred olarak da adlandırılıyor. Dışardan baktığınızda iki kişi dans ediyor gibi görünüyor. Binanın çatı katında Ginger&Fred adında bir restaurant varmış. 

Açıkçası ben çok önemli bir yapı olarak görmedim.  Neden bu kadar ün yapmış onu da anlamadım.  Fazla vaktiniz varsa görebilirsiniz ama bence zaman kaybı. 

Prag'ta Gezemediklerimiz

Hunger Wall



Komünist Kurbanlar Anıtı 
(Pomník Obětem Komunismu)

1948-1989 yılları arasında Çekoslovakya’daki komünizmden dolayı mağdur olanların anısına yapılmıştır. 

Olbram Zaubeg'in bu guzel yapıtı Petrin Tepesi'nin altındaki Petrin Parkı’nın girişinde bulunuyor.

Bu anit merdiven üzerine yerleştiren birbirinden farklı erkek heykellerden oluşmaktadır. Komünizmden politik mahkumların nasıl etkilendiğini göstermek için, en önde tam bir insan figürü ile başlayan heykeller, arkaya doğru vücudunun belli bölümleri harap olmuş şekilde yapılmıştır.

Basamakların ortasından geçen çizgi  isekurbanlarin sayısını belirtmektedir.

205,486 tutuklu, 170,938 sürgün, 4,500 hapishanelerde ölen, 327 kaçmaya çalışırken vurulan, 248 idam edilen…































Devam edecek....




KARLOVY VARY KASABASI

Karl'ın Banyoları / Karlsbad olarak da bilinir.

Otel ararken, otelin bulunduğu bölgeye dikkat edin. Örneğin biz Hotel Lafonte'de kaldik. Booking gibi sitelerden baktığınızda otelin Karlovy Vary'de olduğu yazıyor fakat aşağıda anlatacagim alanlara epeyce uzakti.  O nedenle haritadan bölge kontrolü yapın.

Karlovy Vary, Prag'dan 2 saat uzaklıkta 60 bin nüfuslu küçük bir kasaba.  Kaplicalariyla ünlü olan kasaba Atatürk, Karl Max, Hitler basta olmak uzere pek çok ünlüyü agirlamistir.

Çek Cumhuriyeti'nde, Prag'dan sonra ziyaret edilen 2. yerdir.

Onemli bir hatirlatma yapayim. Sağlık kasabası olarak anılan Karlovy Vary'de sigara içmek yasak. Bence mükemmel.

Binaları sanat eseri gibi. Hepsi farklı detaylarla süslü.


Kasabayı bu suslu atlari olan fayton turuyla gezebilirsiniz ama ben kucuk bir yer oldugu icin yürüyerek keşfetmenizi tavsiye ederim. 


Kaplicalariyla ün yapan yapan Karlovy Vary'nin kağıt helva ve porselenleri de meşhurdur.  

Burada satılan ilginç şekli olan  kupalardan  satın alıp termal sulardan doldurup doyasıya içebilirsiniz. Tadı biraz tuhaf. Acikcasi ben icemedim. Paslamis bir demiri yaliyormussunuz gibi bir tadi olsa da şifalı olduğu kesin 😊

Kağıt helvası bizimkiler gibi saman tadında değil. Wafel makinelerinde el yapımı hazırlanıyor. İncecik bir yapısı var. Arasına birşey sürmeye gerek yok çünkü hamuru yapılırken tatlandiriliyor. Limonlu öneririm. Fakat kutu da alıp eve götüreyim derseniz aynı tadı alamazsınız. Onlar biraz daha citirimsi. 


Eski dönemlere ait kağıt helva makinesi












Hiç yorum yok:

Yorum Gönder