Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

PARIS / FRANSA



Şu an bu notları size Paris'te yazıyorum.


Duyduk ki bavulunuz olmadan Avrupa içi seyahat ederseniz çok uygun fiyatlara bilet bulabiliyormuşsunuz. Hemen araştırdık.

Ryanair'in biletleri gerçekten çok ucuzdu fakat uçuş Bratislava'dandi.
Kendi aracimizla Bratislava'ya gelip aracimizi Park&Fly'a bırakacaktık fakat yerini bir türlü bulamadık. Yarım saat döndükten sonra hedefe ulastik. Siz de tercihinizi buradan yana kullanirsanız SCONTO firmasinin buyuk tabelasını takip edin. Cunku otopark buranin bahcesinde. Park için ödememizi gelmeden önce online yaptık.  Buraya 3 gün için 21 € ödedik.





Ucak biletlerine ise 3 kişi gidiş-donus 186€ ödedik.

Bratislava nin bu havaalani çok küçük ve sakin. Buradan sinirli sayida ucus yapiliyormus. Havaalaninda ucretsiz WiFi mevcut.

Otel yerine dairede kalmayi tercih ettik. Booking'den Apartment Paris 4204'e 3 gece için 348 € ödedik.





Tam 1 saat 45 dk da Paris havaalanina iniş yaptık. Havaalani merkeze 60 km uzaklıkta.  Buradan araç kiralayabilir ya da otobüse binebilirsiniz. Otobüs biletlerini Havaalani içindeki otomatlardan alabilirsin.


                     Bilet fiyatlari: Yetişkin: 17 €.
                                           4-11 yas: 9.90 €.


Otobüste Tekerlekli sandalye için ayrılmış büyük bir boş alan var. Otobüsteki tüm yolcuların emniyet kemeri takması bizi şaşırtmadı desem yalan olur.


Şehre ilk indigimizde karmaşadan biraz rahatsız olduk. Dar sokaklar, tuhaf insanlar, fazlaca dilenci... Hep bir hırsızlığa ugrayacakmisiz endişesi. Burası bize Istanbul Beyoglu-Taksim karmaşasıni anımsattı.


İlk gün neredeyse metroyu öğrenmeye çalışarak geçti. Öncelikle kalacağımız apartmanın anahtarini almamız gerekiyordu. Siz de burada kalmayı tercih ederseniz metronun M9 yada M13 hattıyla Miromesnil durağında inerek burada bulunan emlakcidan anahtar teslim almaniz gerekmekte. Apartman ise M1-M7-M14 metrolarinin Châtelet durağında. 

Kaldığımız binanın karşısındaki marketin sahipleri Türk'tü ve bize çok sıcak davranıp oğlunuza hediyeler verdiler.


Konaklayacağımız yeri ararken, bir sokak arkasindaki Masumlar Çeşmesi'yle karşılaştık.



Fontain des Innocents Masumlar Çeşmesi olarak anilan bu çeşmenin olduğu yerde Paris'in eski bir mezarliği (Cimetiere des Innocents) varmiş ve Paris'te kaldirilan ilk mezarlik burasiymiş.  Buradan toplanan kemikler Paris'in Meşhur Yer Alti Mezarlığı Catacombes'a taşınmiş...  Şimdi bu meydanda hayat tüm canlılığıyla devam ediyor.  (Yazimin ilerleyen bölümlerinde Yeraltı Mezarlığı'ndan bahsedecegim)

Çeşmenin bulunduğu meydandaki binaların birinin duvarında gördüğüm bu bisiklet objesi çok hoşuma gitti.




Masumlar Cesmesi'nden sonra ilk olarak çok yakinimizda olan St. Jacques Tower'i ziyaret ettik. Siz M1 metrosu Saint-Paul istasyonuyla buraya ulaşabilirsiniz.



54 metre uzunlugundaki bu kule eskiden burada bulunan Saint Jacques de la Boucherie Kilisesi'nden kalma bir çan kulesi.


Bu kulenin bulunduğu parktan aşağı yurudugunuzde Seine Nehri ile karşılaşacaksınız 




Seine Nehri üzerinden geçince de karşınıza Notre Dame çıkacak.


Metroyla gelmek isterseniz M4 Cite ya da Saint-Michel metro duraklarıyla Notre Dame Katedrali'ne ulaşabilirsiniz.



Paris'in önemli yapılarınin buyuk cogunlugu Seine Nehri kiyisinda bulunuyor.  Notre Dame ise Seine Nehri'nin ortasındaki ada üzerinde bulunuyor. 

Duvardaki oymalar bir harika

1163 yılında başlayan Notre Dame inşaatı 1345 yılında tamamlanmış. Tam 182 yıl. İnşaat uzun sürdüğü için mimarlar çok değişikliğe uğramış. Yapının gorselligindeki farklılık da bundan kaynaklanıyormus.


Bu da bilet kuyruğu. O kadar uzundu ki kadraja bile sığmadı.





19. Yüzyıl başlarında Paris şehir planlamacıları katedralin bakımsızlığından ötürü katedrali yıktırmak istemişler. ÜnlüFransız yazar Victor Hugo, halkın ilgisini çekmek için Notre Dame'ın Kamburu adlı romanını yazmış. Roman, katedralinkurtarılması için kampanya başlatılmasını sağlamış ve katedralin yıkılması onlenmis.


Bu kadar güzel bir yapiyi nasıl yıkmak isterler akıl almıyor.


Bu arada katedral içinde fotoğraf çekmek yasak. 


Notre Dame'ın bahcesinde bir de otel bulunmakta.  Bu güzel katedrali izleyerek uyumak ısterseniz burayi tercih edebilirsiniz. 


Notre Dame'ın arkasından dolanıp Seine Nehri üzerinden geçtikten sonra hediyelik esya dukkanlarindan alisveris yaptik fakat bunu size tavsiye etmiyorum. Burdan kucuk Eyfel anahtarliklari, magnetler, cocuklaricin boya kalemi, cercevegibi hediyelikler aldik. Dedik ki alisverisi burda yapalım Eyfel de hediyelikler çok pahalıdır. 


Fakat Eyfel'e vardığımızda acı gerçekle karşılaştık. Metro çıkışında ve Eyfel girişinde pek çok zenci isportacidan bizim ödediğimiz fiyatın üçte birine urun alabilirmisiz. Yazının sonunda aldıklarımı hakkında bilgi vereceğim. 


Hediyelik eşyacıdan biraz daha ilerledikten sonra burnumuza çok güzel kokular geldi.


Aux Merveilleux. Bu pastaneyi mutlaka ziyaret etmelisiniz. Inanilmaz lezzetli urunleri var.





   Oğlum sokak kedileri gibi camlara yapıştı 😁





Çalışanlar pastalara dokunduklari için paralara ellemiyorlar. Kasa önündeki mavi ışıklı cihazlara paranızı koyup yandaki cihazdan para üstünü alıyorsunuz.





Oğlum bu görüntüye daha fazla dayanamadı 😊


Buradan M6 metrosuyla Bir-Hakem/ TourEiffel duraginda inerek Eyfel'e ulaştık 



Oncelikle Eyfel'de çok fazla sıra beklemeniz gerektiğini belirtmek isterim. Biz başka yerleri gezip geldiğimiz için çok fazla yorulduk. Siz dinlenmiş bir şekilde gelin. En az 3 saatiniz burada geçecek. 


Dün metroda aktarım yapmaktan, bugun sıra beklemekten yorulduk. 


Beklemek zorunda olduğunuz kuyrukların listesi:
1. Güvenlik sirasi  (üst-canta kontrolü)
2. Bilet sırası
3. Tekrar güvenlik x-ray
4. İlk kata çıkan asansör sırası
5. Son kata çıkan asansör sırası
6. Birinci kata inen asansör sırası
7. Zemine inen asansör sırası

Beklenen sıradan bir bölüm...



Eyfel'e 9.30-23.00 saatleri arası çıkabilirsiniz.

Biletlerin fiyatı çıkacağınız kata göre ve merdivenle mi yoksa asansörle mi çıkacağınıza göre değişiyor.

İlk kata ya da son kata bilet alabilirsiniz.




Biz en üst kata çıkmayı tercih ettik. Bu da biletimiz. 17 €



Biz Ekim sonunda oradaydık ve üst kat oldukça soğuktu. Sıkı giyinmeye dikkat edin.

Eyfel'e ayaklarında bulunan kırmızı asansörlerle çıkılıyor.



Her yerde hırsızlığa karşı dikkatli olunması konusunda uyarılar var.


1. katta Eiffel Butik adında hediyelik eşya dükkanı var.

Eyfel'in son katından manzara...







Son katta ise kadehte şampanya satın alabileceğiniz bir büfe var.


Yine bu katta Eiffel'in balmumundan heykeli bulunuyor.






NOT: Kuleye bebek arabası çıkışı yok.



Aşağıya indiğimizde yağmur başlamıştı. Yağmura kuyrukta yakalanmadığımız için çok şanslıydık.

Eyfel'den çıkıp Seine Nehri'nin üzerinden geçerek Palais de Chaillot Sarayı'na ulaştık.

Saray içindeki müzeler:
  • Musee de la Marine (Denizcilik Müzesi)
  • Musee de I'Homme (İnsan Müzesi)
  • Cite de I'Architecture (Mimari Müze)
Buradan Eiffel'in fotoğrafını çekmenizi öneririm. Kadraja sığdırmak daha kolay.





Sarayın bahçesinden geçerek metroya binip dünyaca ünlü Şanzelize Caddesi'ne gittik. Bu caddenin adı Frasızcada Champs Elysees Clemencau. Buraya M1-M13 metrolarının aynı isimli istasyonunda inerek ulaşabilirsiniz.

Duraktan inince Şanzelize'den önce Petit Palais ve Grand Palais'le karşılaşacaksınız.

Önceleri bir saray olan Petit Palais şuan bir müze. Güzel bir bahçesi olan müzede bir de cafe bulunmakta. Şanzelize dönüşü burada yorgunluk atabilirsiniz.


Biz çok yağmur yağdığı ve oğlumuz kucağımızda uyuduğuiçin burada çok vakit geçiremedik. Müzenin bir bölümü hariç ücretsizmiş.

Buranın hemen karşısında Grand Palais var.


Bu sarayın hemen arkadaşın olağanca uzunluğu ve geniş kaldırımlarıyla Champs-Elysées (Sanzelize) Caddesi uzanıyor.

Sanzelizeye ulaştığımızda hava kararmış ve yağmur hızlanmıştı. Biz de hemen bir pizzacıya sığındık.




Burası da Paris'in macaronuyla dünyaya ün salan pastanesi Laduree. 





Louis Vuitton




Caddede ki sokaklardan birinde bu lüks araçları gördük.


İlk gördüğümüzde Paris'in zenginlerine ait zannettik ama daha sonra bunların ücret karşılığı kisa turlar şeklinde kiralandığını öğrendik.

Şanzelize Caddesinin sonuna geldiğinizde Charles de Gaulle Meydanı'nın ortasında olağanca görkemiyle Zafer Takı'nı (Arc de Triomphe) göreceksiniz. Eyfel Kulesi'den sonra Paris'teki en önemli yapı bu tak.

Tak'ın bulunduğu, dünyanın en büyük döner kavşağına sahip bu meydan, 12 caddeyi birbirine bağlıyor. Takın ön yüzü ise Şanzelize'ye bakıyor.





Zafer Takı'ının yapımı 1805 yılına dayanmaktadır. Napolyon,en büyük zaferi olan Austerlitz Savaşı'nın ardından askerlerine "Eve döndüğünüz zaman zafer taklarının altından geçeceksiniz" demiş ve 1 yıl sonra tak inşaa edilmeye başlamıştır. Fakat çeşitli nedenlerle Tak bir türlü tamamlanamamıştır. Tam 30 yıl sonra yani 1836 tamamlanabilmiştir. 1940 yılında Napolyon'un külleri tören alayı eşliğinde bu takın altından geçmiştir.


Bir önemli olay da 1919'da Fransız Pilot Charles Godefroy çift kanatlı uçağıyla Zafer Tak'ının ortasından geçmesi.



Zafer Takı’nın en özel bölümlerinden biri de tam ortasında yanan ateştir. 1. Dünya Savaşı’nda hayatını kaybeden askerlerden birinin cenazesi bu bölüme gömülmüş. Mezarın bulunduğu alanda şöyle yazmakta: ”Burada, 1914-1918 yılları arasında babalarının toprakları için ölmüş olan Fransız askerleri yatmaktadır.” Mezarın en büyük özelliği ise üzerindeki “sönmeyen ateştir”.  Meçhul askerin defninden sonra yakılan ateş hiç sönmeden yanmaktadır. Her akşam saat 18.30’da ise ateş sembolik olarak canlandırılmaktadır.


Giriş ücreti: Müzeye ve seyir terasına giriş ücreti 8 €. Öğrenciler için bu ücret 5 € (Öğrenci kartınızı göstermeniz gerek.) Çocuklar ve 17 yaşına kadar olan öğrenciler için ücretsiz. 20 kişilik gruptan fazlası için 6.20 €.

Ve bu günü bu kadarlık yeter. Yarın kaldığımız yerden tura devam...

Sabah ilk işimiz Yeraltı Mezarlığı'na (Catacombes) gitmek oldu. Yazının başında da bahsetmiştim. Önceden Masumlar Çeşmesi'nin bulunduğu alandaki mezarlık da dahil şehir içinde bulunan pek çok mezar buraya taşınmış. Bunun nedeni ise mezarların veba salgınına yol açması ve yeni imar alanı ihtiyacını karşılamak.


Yer altı Mezarlığı yaklaşık 10 bin metrekarelik eski bir taş ocağı. bu taş ocağına Paris'teki bütün mezarlıklarda bulunan iskeletler 15 ay boyunca sadece geceleri taşınarak üstüste istiflenmiş. "Dur. Burası ölümün imparatorluğu" yazısıyla ziyaretçileri karşılayan mezarlıkta 6 milyon insana ait kemik parçalarının bulunduğu tahmin ediliyor.

Kalp rahatsızlığı olanlara girmeleri tavsiye edilmeyen mezarlığa ulaşmak için 130 basamakla yer altına inerek, dar ve karanlık dehlizlerde 15 dk. boyunca yürümek gerekiyormuş. Gerekiyormuş diyorum çünkü biz gittiğimizde maalesef kapalıydı.


yer alan eski mezarlıkta ki kemiklerin konulduğu ........






Duvarlarında “ölümün hayatın bir gerçeği olduğuna” dair ünlü şairlerin dizelerinin bulunduğu mezarlıkta, özellikle kafatasları ve uyluk kemiklerinin diziliş şekilleriyle ortaya çıkan bazı sembollerin sırrı ise hala çözülemiyor.


Son olarak, yorgun olduğunuz bir gün oturduğunuz yerden 42 numaralı belediye otobüsü ile Paris turu yapmak isterseniz, tek bilete böyle bir seçenek de mevcut...

güncelleme devam ediyor...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder